Metin Kor 
Doğum Tarihi: 6.1.1975
Doğduğu Ülke: Türkiye
Yaşadığı Yer:
Ankara
Boy: 180 cm
Vücut Tipi: Atletik
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Siyah
Saç Boyu: Orta
Dil: Türkçe
Varlık denizindeki titreşimler sonucu maddeye bürünmüş,kollektif bilinç diye tabir ettiğimiz ÖZ bilinci, doğduğu günden beri ,istemli ya da istemsiz her an çevresini gözlemleyerek ve deneyimleyerek oluşturduğu nöron ağlarının ,filitresinden geçirerek bireyselleşmiş, Metin isimli, Kor soy isimli kısıtlı benlik birimiyim....
Çocukken gitarın adı dındınıymış benim için(annem anlatır hep) Ergen yaşlarda aşık olup, ayrılmak zorunda kaldığım kız arkadaşmın(anası ayırmıştı bizi:) gitar çaldığını öğrenmemle başladı gitara olan ilgim(her şey, her zaman ,bir kız yüzündendir zaten ya da aslın da AşK yüzünden...) Mahallemizdeki Olcay abinin, ( nağm-ı değer Öküz Olcayın) bir gün ,bir akşam vakti,mahalledeki bir duvar dibinde Eric Clapton nun, wonderful to niğht ını çalmasıyla, ateşli bir tutkuya dönüştü ve ilk gitarımı annem doğum günüm olamayan bir zaman diliminde, bana doğum günü hediyesi olarak aldı.O günden beri gitarla boğuşurum çalacam diye....
Üniversiteyi Eskişehir de okudum, zaten ne olduysa orada oldu...Okuduğum bölümden çok müzikle ilgilendim,hatta arkeolojiyi bitirmem 11 yıl sürdü. Akedemik kariyerim pek iyi sayılmaz,ama yaşamı keyifli yaşama ve sevdiğim şeyleri yapma konusunda gayet istikrarlıyımdır. Bir kitapta okumuştum, insan yaşamını 9 yıllık periyotlara bölüyor, her bir periyotu bir element ve belli yetilerin gelişip olgunlaşmasıyla ilişkilendiriyor..İlk 9 yıllık periyot hava elementi ve zeka ve öğrenme ile ilişkili, 9-18 yaş arası su elementi ve duyguların keşfiyle ilişkili, 18-27 yaş arası ateş elementi heves ve dürtülerin keşfiyle ilişkili. İşte ben tam da ATEş elementinin etkisindeyken Eskişehir deydim ve gerçekten de zamanın farkında olmadığımız yıllardı, kişiliğimiz yaşam ateşinde dövülerek şekilleniyordu.Eskişehir de 10 yıl boyunca Grup Yörünge adı altında müzik yaptık,belki binlerce insan gördük ,tanıdık. Her bir insan aynasında kendimizi yeniden anlamlandırdık ve belki bir süre bunların hiiç farkında olmadık... her neyse bence insan 30 lu yaşların başlarına kadar bir tırtıl ve tek derdi yaprak yemek,çünkü bir tırtılın dünyası yaprağı kadardır ve tırtılın dünyanın sonu dediğine USTA kelebek der.....37 yaşındayım ve kozamın yırtıldığını ve kanatlarımın varlığını hissedebiliyorum...Müzik yapıyorum ,çünkü bu yolla kendimi ifade etmeyi seviyorum. Duygularımı, düşüncelerimi,bilgimi, görgümü,yaşamdan öğrendiğim (ve daha öğreneceğim)her şeyi, en güzeli de AşK ı şarkılarımın içinde bazen çok açık ,bazen daha gizemli ifadelerle sunmayı seviyorum. Yaşamdaki en kutsal şeyin KENDİNİ BİLMEK,bildiğini aktarabilmek olduğunu düşünüyorum....Bunun için YOL dayım. Bazen uzun,ince,dingin....bazen geniş, heyecanlı,karmaşık.... ama hep yoldayım hep AşIK....